23 Eylül 2016 Cuma

Üşenme Kalk !!



    
    Ben bugün üşenmedim. Hem de tam 2 kez. İlkinde okuldan gelip kahvemi içtim ve acele çıkmam gerekirken 2dk koltuğa uzanayım dedim. Olamaaaaaz koltuk yastıkları asla bu kadar rahat gelmemişti. Armut da gelip ayak ucuma yattıktan sonra (bu arada bahar açık pencerelerden hafif hafif içeriye esiyor düşün yani) yok hiç biryere çıkmıyorum dedim. Ağır ve derin bir uykuya dalmak üzereyken, dedim 'Eeeee ? Uyudum. Eee sonra ? ' Gece yine uyucam. Ancak şuan dışarıda muhteşem bir bahar var ve inan bana uzun sürmeyecek. Çünkü buralarda böyle, 3 gün baharı yaşadın yaşadınn, sonrası kış öncesi yazdı. Bugün o gün işte. Bugün bahar. Çık yaşa ozaman!
    Sonra çıktım.
    Sonra yaşadım.
    Bu şehre taşınma nedenlerimin en büyüklerinden biri şu üstteki manzara değil miydi? Çıktım, yaşadım işte. Uzun uzun yürüdüm, şükrettim ve doyamadım. Hatta o yürüyüşün üstüne ufaktan bir 'girls night out' bile yaptım (bu arada akşam 9buçukta evdeydim, ama aramızda). 
    Ardından dedim ki bu akşam yazmak istiyoruuuum, bir sürü fotoğraf da çektim (evet yine telefonumla) miss. Sonra yine o hain koltuğa yattım ve dedim ki ne yazması ben makyajımı bile temizleyemicem bu gece. Ancak bakın şuan kim kulağında kulaklık, bitki çayını yudumlayarak yazısını yazıyor ve çok mutlu ve çok huzurlu ve çok iyi hissediyor. 
    O ilk üşentiyle başa çıkamasaydım, 4 saatlik fosur fosur bir uykuya sahip olmanın haricinde bir kazancım olmayacaktı. Oysa şimdi içimde o en sevdiğim duygu var.
    Tatlı bir huzur..

18 Eylül 2016 Pazar

Dilet Tut Sonra da Unut


    Bazen işim gücüm özlemek oluyor. Mesela, yağmur yok diye koştura koştura parka pikniğe gidip şu fotoğrafı çektiğimiz günü özlüyorum, o kruvasanların tadını özlüyorum, özlüyorum da özlüyorum. Bu çılgınca özleme anları da genelde çok huzurlu olmadığım, birşeyleri değiştirmeye ve yeniliklere alışmaya çalıştığım zamanlar oluyor. Sonra birşeyler diliyorum. Şöyle olsa ne güzel olurdu diyorum. Bunun bir dilek olduğunu da unutup gidiyorum. 
    Hokus pokuuuuus!! Dileğim gerçek olmuş. Artık şarkılar söylemek istiyorum. Özlediğim onca güzel ana bir süreliğine ihanet edip, yaşadığım ana odaklanıyorum. Bir de birkaç dilek sıralıyorum şuraya, istediğinizi alın siz de ;)
    Pazartesiler sendromsuz olsun!
    İçim huzurla dolsun!
    Bu yazı ilkokul şiirine dönüşmesin!
    Özlenecek anılarıma her gün yenileri eklensin!
    Bize, geçen uzuuun tatili özletmeyecek bir hafta diliyorum bir de ekstradan ;)

    Hadi öptüm :*

15 Eylül 2016 Perşembe

Geri Döndüm Ve Yine Dönüyorum


    Geri döndüm! İlk postumu 2012 yılında başka bir blogda yayınlamıştım ve bu şeyi çok sevmiştim. Sonrasında saydım 100den fazla post yayınlamışım, süslü cümleler ve kalitesi düşük fotoğraflarla dolu. Bu defa öyle olmucak dedim. Cep telefonu fotoğraflarını yüklemek yoookk! İnsanlara (kendi kendime yazıp okumazsam tabi) kaliteli hizmet sunucam. Hizmet derken?? Her neyse şunu söylemeye çalışıyorum.. Üstteki fotoğraf bugün en sevdiğim yerde (İzmir'deki yuvamda), en sevdiğim zeminde (salondaki beyaz sehpanın üzerinde), en sevdiğim fotoğraf çekme aparatım (cep telefonum) ile çekildi. Ne demişler büyük lokma ye büyük söz söyleme! İstersen de söyle yaa..
    Söylemek istediğini söyle!
    Yaşamak istediğini yaşa!
    Yapmak istediğini yap!
Liste böyle uzar gider. Birşeyler anlatıcaktım ben. Anlatmayı çok sevmem aslında, gerçi dinlemeyi de pek sevmiyorum ama baya dinliyorum. Bi de burda anlatmak güzel oluyor, resimli filan. Azıcık anlatıyorum ozaman hadi..
    Hayatımı değiştirdim ben. Daha doğrusu hayatımı yaşadığım konumu, şehrimi değiştirdim. Dedim ki kendi kendime 'Yaşadığım yeri biraz fazla sevmeye başladım. Hayat biraz fazla rahatlaşmaya başladı benim için. Kırmızı alarm!! Haydi herşeyi tepetaklak et, aman rahata aşılırsın mazallah..' Sonra hep çok sevdiğim Antalya'ya taşındım. Ardından da olanlar oldu. Hayatım boyunca İzmir sevdalısı olmamıştım ben şimdi İzmiiiiirrrrrrr diye ağlıyorum. Özlemekten insanların burnunun direği sızlar mıydı? Öyle birşeyler oluyor bende. Çünkü İzmir sevdiklerim, çünkü İzmir ailem, çünkü İzmir anılarım.. Uçaktan inip İzmir'e ayak bastığımda boğazım düğümleniyor, kalbim pır pır birşeyler oluyor ve o andan itibaren dönüşümü asla düşünmemeyi, durmaksızın düşünmeye başlıyorum. Nasıl bir işkence anlatamam..
    Ve yarın yine dönüyorum..